Yayla çorbası terbiyesi nasıl yapılır ?

Simge

New member
Yayla Çorbası Terbiyesi Nasıl Yapılır? – Bir Hatıranın Buharında

Selam sevgili forumdaşlar,

Bu akşam mutfakta dolanırken, pirinç tencerede tıkır tıkır kaynıyor, yoğurdun kokusu burnuma karışıyordu. Birden içimde bir hatıra canlandı… O, yayla çorbasının sadece bir yemek değil, bir hayat dersi olduğunu hatırladığım o gün.

Bugün size bir tarif anlatmayacağım sadece — bir hikâye anlatacağım. Yayla çorbası terbiyesinin nasıl yapılacağını, ama aynı zamanda bir kalbin nasıl yumuşatılacağını da…

Bir Akşam, Bir Mutfağın Işığında

O gün dışarıda hava soğuktu. Rüzgâr, sokak lambalarının ışığında uğulduyor, kar taneleri sessizce camlara çarpıyordu.

Evde yalnız değildim. Karşımda, mutfakta tezgâha yaslanmış, kollarını kavuşturmuş Selim vardı.

Selim, hayatın her alanında çözüm arayan, mantığıyla yaşayan bir adamdı.

“Bir çorba bu kadar uzun sürede mi yapılır Ayşe?” diye sordu sabırsızca.

Ayşe, yüzünde yorgun ama huzurlu bir gülümsemeyle başını çevirdi.

“Yayla çorbası sabırsız sevmez, Selim. Terbiyesini hemen dökersen kesilir. Önce ılıtacaksın, sonra yavaş yavaş karıştıracaksın.”

Selim gözlerini devirdi.

“Yani bilimsel olarak karıştırmak mı gerekiyor, yoksa hisle mi?”

Ayşe kaşığı karıştırırken usulca gülümsedi.

“Hisle, Selim. Tıpkı insan ilişkileri gibi… Çok hızlı davranırsan, kalbi kesersin.”

Bir Çorbanın Terbiyesi, Bir Kalbin Dili

Ayşe’nin elleri alışkındı. Önce yoğurdu bir kaba aldı, içine yumurta sarısını kırdı. Azıcık un ekledi, tuzunu koydu. Sonra bir yandan çırparken, diğer yanda tenceredeki sıcak suyu azar azar içine kattı.

Selim dikkatle izliyordu.

“Bu kadar uğraşmaya değer mi?” dedi. “Hazır yoğurt çorbası karışımları var artık, üç dakikada hazır.”

Ayşe durdu, gözleri Selim’e baktı.

“Değer,” dedi yumuşak bir sesle. “Çünkü terbiyesiyle yapılan çorba, sadece mideni değil, ruhunu da doyurur.”

Selim bir an sustu.

Belki de hayatında ilk kez bir tarifin içindeki duyguyu duyuyordu.

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Şefkati

Ayşe’nin sesi mutfağı dolduruyordu.

“Bak Selim,” dedi, “sen her şeyi planlı yapmayı seviyorsun. Çorbanın bile zamanını, sıcaklığını, miktarını hesap ediyorsun. Ama bazı şeyler ölçüyle değil, içgüdüyle yapılır.”

Selim düşündü.

“Yani sen diyorsun ki, terbiyeyi tutturmak, duyguyu tutturmak gibi?”

“Evet,” dedi Ayşe. “Çorbanın terbiyesini sıcak suyla karıştırmadan koyarsan kesilir. Aynı insanlarla da öyle. Birini hemen yargılarsan, kalbini kesersin. Önce ılıtacaksın ortamı. Sonra yavaş yavaş karıştıracaksın.”

Selim hafifçe gülümsedi.

“Yani, senin gözünde ben hep terbiyeyi kesen adamım öyle mi?”

Ayşe başını salladı, ama gözlerinde bir sıcaklık vardı.

“Yok, sen sadece hızlı karıştırıyorsun.”

Bir Hatıranın Kokusu

Çorba kaynarken evin içine yayılan o yoğurt kokusu, çocukluğun kokusuydu.

Ayşe, annesini hatırladı. Kars’ın soğuk bir sabahında, ocakta tenceresi kaynayan, elinde tahta kaşıkla “Sabırla yap kızım, sabırla,” diyen annesini.

Terbiyeyi dökerken içi titredi.

Belki çorba, bir tür dua gibiydi onun için. Her karıştırışında bir teşekkür, her buharında bir anı saklıydı.

Selim o an sessizce yaklaştı.

Kaşığı eline aldı.

“Böyle mi karıştıracaktım?” diye sordu.

Ayşe başını salladı.

“Evet… Ama yavaşça. Hayat gibi. Ne çok hızlı, ne çok yavaş.”

Birlikte Pişen Anlar

Çorba piştiğinde, evin her köşesini o yayla kokusu sardı.

Selim ve Ayşe, masaya oturdular. Sıcak tabaklardan yükselen buhar, dışarıdaki soğuğu unutturuyordu.

İlk kaşığı Selim aldı.

Bir süre sustu. Sonra yüzünde hafif bir tebessüm belirdi.

“Gerçekten fark var,” dedi. “Bu sadece çorba değilmiş. Emek var, sabır var, denge var.”

Ayşe, başını eğdi.

“Yayla çorbasının terbiyesi, insanın sabrını ölçer. Eğer sabırlıysan, o çorba sana huzur verir. Değilsen, sadece yoğurtlu su olur.”

Selim derin bir nefes aldı.

Belki de hayatında ilk defa bir çorbadan hayat dersi alıyordu.

Bir Terbiyenin Öğrettiği

O akşam Selim, eve dönerken düşündü:

Her şeyin bir sıcaklığı, bir ölçüsü vardı.

İlişkilerde de öyleydi. Ne çok soğuk, ne çok sıcak…

Her şey tam kararında olmalıydı.

Yayla çorbasının terbiyesini öğrenmek kolaydı belki ama onun felsefesini anlamak zaman alıyordu.

Tıpkı sevgi gibi, tıpkı insan gibi.

Forumdaşlara Bir Davet

Sevgili forumdaşlar,

Siz hiç bir çorbanın terbiyesini yaparken birini hatırladınız mı?

Bir çorbanın kokusu size bir sesi, bir gülümsemeyi, bir anıyı getirdi mi?

Yayla çorbası belki basit bir tarif, ama her karıştırışında bir ömür gizlidir.

Birinin gönlünü almak da biraz terbiyeyi tutturmak gibidir: sabır ister, özen ister, yavaşlık ister.

Belki bu akşam siz de mutfağa girin.

Bir kase yayla çorbası yapın.

Yoğurdu çırparken içinizden birini affedin.

Ve unutmayın…

Her güzel çorbanın içinde bir parça kalp vardır.

Peki forumdaşlar, sizin yayla çorbanızın sırrı nedir?

Terbiyesini kimin sözüyle, hangi anıyla karıştırırsınız?

Paylaşın bizimle — belki de hepimizin hikâyesi aynı tencerede kaynıyordur.